Türkçemizin Ses Bilgisi

 

TÜRKÇEMİZİN SES BİLGİSİ

Dönem dönem Türkçemiz üzerinde “yazıldığı gibi okunan, okunduğu gibi yazılan bir dil değildir” gibi konular gündeme getirilmektedir.

1928 yılında yapılan dil devrimi ile hayata geçen ve 29 harften oluşan Türk dili – Türkçemiz;   yazıldığı gibi okunan, okunduğu gibi yazılan bir dil olarak ortaya çıkmıştır. (1 Kasım 1928’de 1353 Sayılı “Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun” kabul edildi). Zaman içerisinde istisna olarak değerlendirilmesi gereken fonetik yapısı itibari ile ortaya çıkan ses/tonlama farklılıklarını, seslere harf denilemeyeceğini daha öğrenememiş olanlar, sanki kanun koyucu, yani yasama erkine sahiplermiş gibi alfabemizin harf sayısının 29 değil 34-36 hatta 44 olduğunu iddia etmektedirler. Bilinmelidir ki 29 harfli Türk Alfabesi meşru alfabemizdir.

Yazıldığı gibi okunan, okunduğu gibi yazılan özellikli dil Türkçedir.” Bu özelliğimizi, farklılığımızı neden kendi elimizle ortadan kaldıralım. Türkçenin dünya dilleri içinde en güzel-tınılı dillerden biri sayıldığı da göz önünde tutulmalıdır.

Yöresel ağız ve lehçelerden kaynaklanan istisna dediğimiz sesler arasındaki ses/tonlama farklılıklarının birer zenginlik olduğu bilinmelidir.

Türkçemiz zamanla, TDK uzmanları ve halk arasındaki söyleyişlerin değerlendirilmesi ile daha akıcı ve anlaşılır olması sağlanmış, Türkçemiz bu istisnalar ile daha da zenginleşmiştir. Her bakımdan yeterli olan 29 harfimizde eksiklik hissedilmemiştir.

Ünlü / ünsüz düşmesi ve türemesi mümkündür.  Dünyanın bütün dillerinde bu vardır. Amerikalı ve İngiliz birçok harfi yutarak konuşurlar.

Gideceğim, geleceğim yerine gidcem / gidecem, gelcem / gelecem  gibi söylemlerin / benzer kelimelerin söyleyişteki ses / tonlama ve duygularda değişiklik yaratması istisna olarak değerlendirildiğinden işin özünde değişiklik yapmayı gerektirmez.

Bir kelimeyi ses tonunu değiştirerek ve mimiklerle de desteklersek 30 değişik anlam kazandırmamız mümkündür. Böyle olduğunda alfabemize 30 harf daha eklememiz mi gerekir. Türkiye Türkçemizde tabi ki gerekmez.

Örneğin kalın a, ince a, gibi aynı yerlerden çıkan sesleri yeni bir harf olarak değerlendirmemiz doğru olmaz.

Ayrıca,  w,x,q gibi seslerin de eksik olduğu alfabeye bunların da eklenmesi gerektiğini bile söyleyenler olmuştur. Fakat işin özüne inildiğinde bu ifadelerin doğru olmadığı görülmüştür.

Konunun önemi dikkate alındığında öncelikle bilinmelidir ki  w,x,q alfabemiz içerisinde karşılığı olan sesler olup bunlara ihtiyaç yoktur. TDK web sitesi incelendiğinde tüm bu açıklamalarımın doğruluğu görülecektir.

Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk “Türk milletinin dili Türkçedir. Türk Dili dünyada en güzel, en zengin ve kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sevip onu yükseltmek için çalışır. Türk Dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Türk Dili, Türk ulusunun yüreğidir, beynidir.” demiştir.

Dilimiz ses bayrağımız, kimliğimizdir. Türkçe konuşan milyonlarca insanımızı ilgilendirdiğinden, Türkçemiz üzerinde daha dikkatli değerlendirmeler yapılması ve doğru bilgiler verilmesi önem arz etmektedir. Mükemmel bir dile sahip olduğumuz unutulmamalıdır

YAZILDIĞI GİBİ OKUNAN, OKUNDUĞU GİBİ YAZILAN ÖZELLİKLİ DİL TÜRKÇEMİZDİR.

Türkçemizde her ses harf değildir, her harf seslerden oluşur, harfler seslerin deposudur. Harflerin özünde bulunan sesler, çeşitli (Telâffuz ) tonlamalarla ve boğumlanmalar ile çoğalabilmekte, böylece yeni anlamlar yüklenebilmektedir.

İstisna diye ifade ettiğimiz bu söyleyişteki farklılıklarımız zenginliğimizdir.

Alfabemiz 29 harftir. İhtiyacı karşılayacak niteliktedir. Yeni harf eklenmesine ihtiyaç yoktur.  Yapılan çalışmalarda alfabemizdeki tüm harflerimizin 80 den fazla ses üretebildiği tespit edilmiştir.

Bazı istisnalar dışında yazıldığı gibi okunması, okunduğu gibi yazılması, müzikal yapısı ve duyguları ifade biçimi ile farklıdır.

Konuşmada İstanbul ağzı kabul edilmiştir.

TDK’nın web sitesinde yayınlanan yazım kuralları ve sözlüğümüzdeki kelimeler incelendiğinde açıklamalarımın doğru olduğu anlaşılacaktır.

SESİN ÖZELLİKLERİ VE ORTAYA ÇIKARDIĞI GENEL KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ

Ses perdesi: Sesin frekans düzeyini (alçak/yüksek) ifade etmektedir.  (üzüntü – mutluluk vb.)

Ses tonu:  Kişinin sesini kullanma biçimini  ortaya koyar. (kendinden emin, canlı, mesafeli, pasif vb. )

Yumuşak ses tonu: İçten, uzlaşmacı

Saldırgan bir ses tonu: Uyumsuz, rekabetçi, öfkeli

Tok bir ses tonu: Kendinden emin, güvenilir, resmi

Canlı bir ses tonu: Hayat dolu, istekli olduğunu ifade eder.

SESİN GÜCÜNE GÖRE;

Çok alçak ses: Utangaç, çekingen, üzüntülü,

Çok yüksek ses: Dikkat çekmeyi seven, gösterişli, kibirli,  öfkeli, kendine güvensiz

Cümlelerin sonuna doğru giderek alçalıp yok olan ses: Kontrolsüz, dikkatsiz, kendine güvensiz

Telaşlı, kararsız tonlar:  kontrol düşkünü, ilgi çekmeyi seven, bencil

Çok hızlı konuşmak:  Kaygılı, sinirli, stresli, başarma tutkusuyla dolu

Davranış bozukluğu tonları:  Öfkeli, kavgacı

Değişken, kesik ve kuvvetli tonlar: İnatçı, gururlu, kibirli,  dik başlı, yargılayıcı

Çenelerini hareket ettirmeden genizsi / burunsu bir sesle konuşanlar:  Hırslı, yargılayıcı, şikayetçi

Duygusuz ve cansız ses:  Kayıtsız, umursamaz, soğuk, benlik değeri düşük

Abartılı bir tatlılığı olan ses tonları: Yapmacık, iki yüzlü,

Cümlelerin sonunda perdesi yukarı doğru değişen sesler:  Kendine güvensiz, çekingen

Fazla yavaş ve ölçülü konuşma:   üzgün, içe dönük olduğunu ifade eder.

 

Ben Türkçemizin harfleri ve sesleri içinde uçup, kelimelerinin kanatları ile dünyanın diğer ucuna gidebilirim.